Bir çay bahçesinde daha sıcakken bahar bir ismin var mı diye soracağım ve bir barda biranın son yudumu etini parçalarken cesedini öpeceğim, bir sinemada melek kokulu pis kanatlarına kör olacağım. Bir parkta evsizliğimi paylaşacağım ve sahilde seni kanyak ve rakı eşliğinde boğacağım, son balıkların kahkahalarına onursuz gözyaşlarımla katılırken yine annemin rahminden öteye devrileceğim, bir mezarda seninle sevişeceğim, yatağımın bir zamanlar sen olan tarafını kiraya vereceğim. Gülhane'de ceviz ağacı, Boğaz'da bir yunus ve İspanyol Meyhanesinde artık söylenmeyen bir şarkı olacağım. Her tanrı gibi merkezine evreni sığdırdığım tekliğimde seni de unutacağım, bir okul bahçesindeki ilk aşkın yakalı acısı gibi tenini tenime kıvıracağım, beni bir sokak köşesinde terkedip başka bir beni evde bulacağım. Bir beşikte ağzımın içi damarlarındaki kanla dolarken sana ilk ninnini söyleyeceğim. Ben kustukça sen uyuyacaksın. Bir karanlıkta bırakacağım ellerini ve zaten hiç tutmadığını anlayacağım, bir kahve falında cevzenin köşesinde çıkacağım ve sen bilmeyeceksin, ben aldırmayacağım. Belki o zaman sen doğmuş olacaksın. Ben ise yok, olacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder